PAZAR GÜNLERİ - SAİT FAİK ABASIYANIK

Bir Pazar günü cebimde iki lirayla dışarı attım kendimi. Harcayacağımdan değil de midem kazınırsa en azından bir simit alırım diye. Şişli’den Beşiktaş’a kadar indim. Tıka basa insan dolu sokaklardan geçerek sahile vardım. Kıyı kenarında denizi seyrederken düşüncelere dalmışım yine, hala yürüdüğümü farketmeden. Sonra iskele kenarında oturmuş bira içen bir ihtiyar adam gördüm. Bir eliyle yanında yatan sokak köpeğini okşarken diğer eli sallanıp dururdu ihtiyar bir şeyler anlattıkça. Oturduğu iskelenin sahibi olan dükkandan çıkan bir çocuk adama doğru bir kase uzattı. Gizemli ihtiyarı izlemeyi bırakıp onunla tanışmak istedim. Dükkana girip kendime bir çay aldım ve arka kapıdan çıkarak yavaşça ihtiyarın yakınına oturdum. Genelde buraya oturan pek kişi olmasa gerek; ben oturur oturmaz kafasını usulca bana doğru çevirdi. “Merhaba.” dedim. İskeleye vuran sıcacık güneş ışığının ve biranın etkisiyle mayışmış olmalı; başını tekrar yavaşça önüne doğru çevirerek selam verircesine salladı. Tam çayımı yudumlarken, “Pazar günleri bira içerim.” dedi. Bira içmiyorum diye beni yadırgadığını düşünürken sözüne, “Turp ve şamfıstık ile...” diye devam etti. Biraz ikram vermek için uzattığı kaseden bir iki şamfıstığı alıp avcuma sıkıştırdım. “Küçük bir çocuk” diyerek dükkandaki çocuğu işaret etti, “bana hizmet eder, on kuruş bahşiş mukabilinde.” dedi. İhtiyarın anlattığını dinlerken bir yandan ne kadar yalnız biri olduğunu düşünüyordum. Kafamda bu düşünceleri kurarken söylediği son cümle beni derinden etkiledi: “Halbuki ben onun babası olmak isterim.”

PAZAR GÜNLERİ
Pazar günleri,
Bira içerim,
Turp ve şamfıstık ile,
Küçük bir çocuk
Bana hizmet eder.
On kuruş bahşiş mukabilinde
Halbuki ben onun
Babası olmak isterim.


Sait Faik Abasıyanık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUHA KOCA OĞLU DELİ DUMRUL HİKAYESİ

DURDUM